6. His

Tür : Dram/Gizem
Süre : 2 Saat 10 dakika
Oyuncular-Başrol : Bruce Willis (Dr. Malclom Crowe) Haley Coel Osment (Cole Sear)



Konusu : 6. His nedir çoğumuz biliriz. 5 duyu organımız fiziksel algılama yaparken 6. Hissimiz ruhsal algı yapar.. Adı üstünde 'His' lere dayalıdır.. Psikolog doktor Malclom,zamanında bir çocuğun aksak ruh sağlığı durumuna el koyamadığı ve başarılı olamadığı için büyük bir vicdan azabı çeker.

Bir gün çalışması gereken hasta listesine küçük bir çocuk eklenir. Çocuk tıpkı Malclom'un kurtaramadığı çocuğa benziyordur.. Çocuk vaktiyle ne kadar doktoruna karşı soğuk davransa da zamanla açılır ve iyi anlaşırlar. Doktor,önceki hastasını kaybettiği sebebi ile çektiği vicdan azabını bu çocuğa yardımcı olarak dindirmek zorundadır.

Cole Sear 6. Hisleri oldukça kuvvetli ve yaşına göre epey bilgili bir çocuktur. Cole başlarda bir sırrı olduğunu ama bunu kimseye söyleyemeyeceğini dile getirir lakin bir süre sonra doktoruna alıştığı ve samimiyet oluşturdukları için söylemeyi uygun görür. Cole ölüleri görebilme yeteneğine sahiptir. Ama bu gücü onun aleyhine işlemez. Azap çeken ve dünyadan adaletsiz bir şekilde göçüp giden ruhların küçük Cole'dan yapmasını istedikleri küçük şeyler vardır sadece. Cole onlara yardım edebilecek mi? En önemlisi : En çok yardıma ihtiyacı olan ruh hangisi?


Şahsi yorumum : Ben başlarda film sırf 6. his ile ilgili sandım ama içerisinde az biraz fantastik yapı barındırıyor. Yani Cole'nin ölüleri görebilme yeteneği hislere değil,biraz psişik bir duruma kaçıyor bence :)

Hayal gücüm geniş olduğundan ötürü olay akışlarından bir şekilde kurguyu kafamda hesap edebildiğim için filmin sonunu tahmin ettim ama yine de emin değildim. Zira ne kadar tahmin etsem de yine de ağzım açık kaldı ve şok oldum! Çok güzel bir filmdi.. Şiddetle tavsiye ediyorum...

Christine (Katil Araba)

Tür : Fantastik/Gerilim
Süre : 110 dakika
Oyuncular : John Stockweel (Dennis Guilder) / Keith Gordon (Arnie Cunningham) / Alexandra Paul (Leigh Cabot) /
Orjinal hikaye : Stephen King


Konusu : Stephen King'in (Christine) adlı romanından Beyazperde ye uyarlanan bu film,oldukça sıra dışı ve marjinal bir yapıya sahip. Arnie Cunnigham,biraz ezik konumunda olan bir lise öğrencisidir. Okulda genelde en ve tek yakın dostu olan Dennis Guilder ile birlikte takılır. Arnie'nin içine kapanık ve dışarıya karşı biraz ezik görünümü vermesinin sebebi biraz da ailesinden kaynaklıdır. Ailesi,Arnie'yi bu yaşına kadar fazlasıyla sıkı yönetim altında tutmuş ve bir dediklerini iki ettirmeyecek şekilde büyütüp çocuklarının büyüdükçe içine kapanık birisi olmasına neden olmuşlardır. Arnie bir gün Dennis ile birlikte gezerken eski püskü,biraz da ürkütücü bir atmosfere sahip olan açık hava bir mekanda bir adam ve yanında duran Christine adlı arabayı görür. Ama bu araba alışılagelmiş normal bir araba mı?

Ailesinin bu duruma onay vermeyeceğini adı gibi iyi bilen ama artık büyüdüğünü ve biraz da kendi isteklerini gerçekleştirebileceğini düşünmeye başlayan Arnie bu eski püskü,işe yaramaz arabayı yıllardır biriktiği parasını ortaya katarak almaya karar verir. Yakın dostu Dennis her ne kadar bu duruma onay vermeyerek Arnie nin var olan parası ile bu külüstürden daha iyi bir araba alabileceğini söyleyerek mevcut fikrinden vazgeçirmeye çalışsa da başaramaz. Arnie arabayı alır.. Arabayı satmak isteyen sahibi,arabanın sahibinin ve yakınlarının arabanın içinde tek tek öldüğünü söylese de Arnie kararından asla vazgeçmez..

Peki bir araba,yol kat etmekten başka neler yapabilir?


Şahsi yorumum : Bu tür fantastik hikayeler oldukça merak duygumu uyandırdığı ve hoşuma gittiği için ve tabi ki Üstadım Stephen King'in uyarlaması olduğunu görünce hiç düşünmeden açtım ve izledim.. Tek kelime harikaydı! Artık bu tür arabalardan biraz korkuyorum ama olsun :)
Filmin kurgusundan biraz sıyrılacak olursak,ben küçük bir ince detay yakaladım.. Bazı ebeveynler çocuklarını çok fazla baskı altında tutarak onların öz güvensiz büyümesine ve bir zaman sonra çığırlarından çıkmalarına ve isyan etmelerine neden oluyor. Aslında filmde korku bir yana,güzel bir detay da işlenmiş.. Hoşuma gitti :) İzlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum.

Gizemli Yabancı

Tür : Dram/Gerilim/Gizem
Süre : 101 dakika
Oyuncular : Anthony Hopkins (Ted Brautigan) / Davıd Morse (Boby Garfield) / Mika Boorem (Carol Gerber)  Hope Davıs (Liz Garfield)


Konusu : Orta yaşlarda bir adam olan fotoğrafçı Boby Garfield,çocukluk zamanlarında güçlü bir şekilde aşık olduğu kız arkadaşının ölüm haberi sebebiyle büyük bir yıkım yaşar. Doğup büyüdüğü ve henüz 11 yaşında hayatının küçük aşkı ile karşılaştığı,en güzel çocukluk zamanlarını geçirdiği yere geri döner. O yaz günleri,Boby'in kız arkadaşı Carol ve erkek dostu Sully ile beraber üçlü grup halinde doyasıya eğlendikleri zamanlardır. Annesi Liz ile birlikte yaşadıkları apartmanın bir üst katına taşınan 'Gizemli Yabancı' sayesinde hayatı büyük ölçüde değişir. Boby'in ölü babasının hatırası,annesinin bu konudaki vurdumduymazlığı sayesinde epey bir geri planda kalır.

Ted,yaşı Boby'e göre epey büyük ve yaşlı olmasına rağmen dostluğun ve bağın yaşla sınırlı kalmadığını göstermek istercesine o zamanlar en az Carol ve Sully kadar iyi bir dostluk bağı kurar Boby ile.. Lakin Ted'in oldukça garip güçleri vardır. Bu psişik güç,zamanla yakın ve küçük dostu Boby'e de geçer ve Boby'nin hayatı değişme yolunda emin adımlar atar.


Şahsi yorumum : Ben filmi fazlasıyla beğendim açıkçası. Özellikle Ted ve Boby'nin yaş farkına rağmen sahip oldukları dostluk kalbime fazlasıyla dokundu. Çok fazla şaşalı bir film değil ama kesinlikle izlenmesi gereken bir film olduğunu düşünüyorum.. :)

Secret Window (Gizli Pencere)

Film adı : Secret Window (Gizli Pencere) 

Tür : Gizem/Gerilim 

Oyuncular : Johny Depp (Mort Rainey),Mario Bello (Amy Rainey),John Turturro (John Shooter) 

Bu da bir Stephen King eseri.. Ama bu eserin farkı,bu yapım bir kitaptan kurgulanma değil. Olduğu gibi film olarak yapılmış.. 

Konusu : Mort Rainey ünlü bir roman yazarıdır.. Talihsiz bir gün de eşini uygunsuz bir zaman da yakalamış ve büyük bir ruhsal çöküntü yaşamıştır.. Eşi ile boşanma davası açan ve ayrı bir eve taşınan Mort,yazma çalışmalarına tüm hızı ile devam etmektedir. Bir gün yine satırlarla boğuşurken tıkanır kalır. Hikayenin devamını bir türlü getiremez,hatta uzun süre ekranla bakıştıktan sonra sinirlenir ve yazdıklarını da siler. Bir süre sonra evine bir yabancı gelir ve kendisinin onun hikayesini çaldığını iddia eder. Mort ne kadar onu tanımadığını söylese ve inkar etse de yabancıyı ikna edemez.. Yabancının adı John Shooter.. John bu durumun peşini bırakmaz ve sürekli Mort ile uğraşır.. John'un kendisinin peşini bırakması için tek bir isteği vardır aslında.. Çalındığını iddia ettiği hikayesinin sonunun istediği gibi olmadığı ve onu derhal değiştirmesi. Bu şartla Mort'un peşini bırakacaktır. 

Mort bu iş ile gereğinden fazla uğraşır ve John'un dediği gibi hikayenin sonunu değiştirmez. Sürekli düşünür..Mort,yabancının hikayesini çalmadığına ve o hikayeyi ondan seneler önce yazdığından o kadar emindir ki.. Kafası fazlası ile karışmıştır. Yani kendisinden şüphe etmeye başlar. 

Hikayenin çok beğendiğim ve kısmen yazarlara,yazar adaylarına hitap eden bir kısmı var.. Yazarların hayal güçleri fazlasıyla yüksek olduğundan ve üretmeye meyilli olduklarından ötürü yeni bir karakter yaratmak için kalemin kağıda veyahut parmağın klavyeye değmesi gerekmezmiş. İş insanın hayal gücünde de bitebiliyormuş :) 

Ayrıca sonu değiştirilmeyen hikayeler yalnızca hikayenin değil,yazarın da sonu olabiliyormuş. :) 

The Shınıng (Cinnet)

Film adı : The Shınıng (Cinnet) 

Uyarlandığı roman : The Shınıng - Medyum 

Türü : Korku/Gerilim 

Oyuncular : Jack Nicholson (Jack Torrance,Shelley Duvall (Wendy Torrance) 

Danny Lloyd (Danny Torrance) Scatman Crothers (Dick Hallorann) 

Korku/Gerilim ustası,Amerikan edebiyatının en önemli isimlerinden birisi olan Stephen King'in efsane ötesi eseri.. 

The Shınıng (Cinnet) Stephen King tarafından yazılan,içeriği korku/gerilim olan bir romanın uyarlamasıdır. Tabi kitap ile film arasında çokça farklılıklar var. Bunun sebebi ise ; Filmin yönetmeni Stanley Kubrick'in bu romanın kimyasını biraz değiştirerek filme kitaptan ziyade göndermeler eklemekti. Zaten kitap ile film süre kısıtlaması sebebi ile birebir aynı olamaz.. 

Filmin konusu oldukça klişe bir hikayeye benziyor aslında. Yeni bir işe başladığı suretiyle ailesi ile birlikte şehir değiştirmek zorunda olan aile babası vesaire.. Ama olay tam olarak öyle değil. Jack Torrance'ın henüz 6 yaşında olan oğlu Danny Torrance sıradan bir çocuk değil.. Danny'in adına 'Işıltı' denilen ve neredeyse medyumluk ile aynı işi gören bir gücü var.. Biraz fantastiğe de kaçıyor aslına bakılırsa. Danny,henüz babasının çalışmak için onları götüreceği Overlook oteline gitmeden önce evlerinde,aynada hayali arkadaşı ya da iç sesi Tony sayesinde daha otele gitmeden otel hakkında korkunç gerçekler öğreniyor. Medyumun adı Tony.. Tony bir nevi Danny'in bir parçası.. 

Aile,otele geliyor ve yazarımız Jack Torrance otel müdürü Bay Stuart Ullman ile görüşme esnasında otel hakkında oldukça ürpertici şeyler öğreniyor lakin duydukları karşısında sadece gülüp geçmekle yetiniyor. Aslında biraz ''Gülme komşuna,gelir başına.'' durumu var hikayemiz de :) 

Overlook otelinin eski aşçılarından Dick Hallorann,Torrance ailesine oteli gezdiriyor ve o esnada Danny ile çok farklı bir kimya yakalıyor.. 

Film oldukça marjinal göndermeler sunuyor bize aslında. İçerisinde bir çok anlam var.. 

Filmin sonunda sizi şok edecek bir ayrıntı göreceksiniz :))